Test Çözme Teknikleri

1-Bir konuyla ilgili soruları çözmeden önce o konuyu iyi öğrenin. Soru çözerek de öğrenip öğrenmediğinizi hem kontrol edin, hem de tekrar edin.
2-Soruları kendinize zaman tanıyarak çözün. Çünkü gerçek sınav sadece bilginizi değil bilgi kullanma hızınızı da ölçmektedir.
3-Soruları ayırt etmeyin. Her sorunun size sınavda sorulabileceğini düşünerek yanıtlamaya çalışın.
4-Çözemediğiniz veya yanlış çözdüğünüz sorunun mutlaka doğru çözümünü öğrenin.
5-Bir soruya çok fazla takılarak zihninizi bulandırmayın ve kendinizde stres oluşturmayın.
6-Soruyu daha kolay çözmenizi sağlayacak önemli kelimelerin altını çizin. Sorudaki her şeyin altını çizmeyin.

7-Her gün belirli miktarda soru çözmeye çalışın ve zamanla bu soru miktarlarını aşama aşama arttırın.
8-Öncelikle soruyu daha sonra verilen bilgileri okuyun. Soruyu ve verilen bilgileri anlamadan asla şıkları okumaya başlamayın.
9-Bütün şıkları mutlaka okuyun. Şıkların hepsini okumadan doğru olduğuna inandığınız şıkkı işaretlemeyin.
10-Yanlış olduğuna kesin emin olmadıkça, ilk işaretlediğiniz cevabınızı değiştirmeyin.
11-Doğru çözdüğünüzden emin olmadığınız soru ve sorular varsa tekrar göz atmak için sınavın en sonuna bırakın.

12-Yanlış çözdüğünüz sorulardan ötürü ümidinizi kaybedip asla karamsarlığa düşmeyin.

13-Çözemediğiniz soruları düşünerek stres yapmayın. Her öğrencinin çözemeyeceği sorular mutlaka çıkar.

14-Uzun paragraftan oluşan soruları “uzun soru zordur” yargısında bulunarak o soruyu okumadan geçmeyin. Unutmayın uzun paragraf türündeki sorular daha kolay sorulardır. Ve genelde cevaplar paragrafın içinde gizlidir.

15-Doğru cevaba daha kısa sürede ulaşmak istiyorsanız yanlış olduğuna inandığınız şıkları hemen eleyin.

16-Sayısal sorularda işlemleri mutlaka kaleminizi kullanarak yapın. Hafızanızdan işlem yapmak hem sizi hataya sürükleyecek, hem de size daha fazla zaman kaybı sağlayacaktır.

TESTLERDE HIZ SORUNU YAŞANMASININ NEDENLERİ

Öğrencilerin soruları hızlı, yani gereken sürede çözememek başlıca şu nedenlerden kaynaklanır:

- Bilgi, öğrenilmiş bilgi haline getirilmemiştir.

- Bilgiler ezber boyutundadır.

- Pratik-uygulama eksiği vardır.

- Konu hakkında eksik bilgiye sahiptir.

- Bilgiler pekişmemiştir.

- Bilgiler sistematik değildir.

Bilgilerin öğrenilmiş bilgi haline getirilebilmesi için olması için mutlaka, o bilginin anlamlandırılıp, sentezinin yapılması gerekmektedir. Anlatılan dersin bilgisini sözcük düzeyinde akılda tutmak, o bilginin öğrenilmesi anlamına gelmez. Eğer bilgi, öğrenilmiş  bilgi haline getirilmemiş ise, o bilgi soru çözümlerinde çok fazla işe yaramayacağından, öncelikle öğrencinin soru çözüm hızını yavaşlatacaktır.

Eğitimcilerin ve ailelerin, soru çözümlerinde yavaş olan öğrencilerin, bilgilerini öğrenilmiş bilgiye dönüştürmemiş olmaları gibi bir sorun yaşayabileceklerini de unutmamaları gerekir.

Yine soru çözümlerinde hız sorunu yaşayan bir çok öğrenci de, EZBERLEMEK gibi bir sorunun olduğu da gözlemlenmiştir. Öğrenci bunu genellikle “biliyorum ama bunu sorulara taşıyamıyorum” şeklinde ifade eder. Buradaki “biliyorum” ifadesi “öğrendim” anlamında kullanılıyor ama, öğrencinin, bildiğini söylediği şey, aslında ezberledikleridir. Yani öğrenememiş olduklarıdır. Çünkü öğrenilmiş bilgiyi soruya taşıyamamak diye bir şey olamaz. Çünkü, o bilgi öğrenilirken, zaten son aşamada testlere uygulanarak öğrenilmiştir. Bu uygulama başarıyla sonuçlanmamış olsaydı zaten öğrenme gerçekleşmemiş olurdu.

Bu nedenle, öğrencinin kafasındaki sözcük düzeyindeki bilgileri ya da ezber modundaki bilgileri soruya uygulayamıyor olması, onun konuyu öğrenemediğinin göstergesidir.

Kısacası, öğrenci “biliyorum ama soruları yanıtlayamıyorum” diyorsa, öğretmenin, kendi anlattıklarını aynen soru yapması ve öğrencinin de bunu yanıtlaması gibi bir durum yaşanmıyor demektir. Yani öğretmen, ezber sorusu sormuyordur.

Ancak öğretmen, anlattıklarını aynen sorarsa, bu defa öğrenci bunu yanıtlar ve konuları da bildiğini düşünür.

Yaptığımız bütün araştırmalar bizi, “biliyorum ama yapamıyorum” durumunun, sorulan soruya göre ortaya çıktığı bilgisine ulaştırmıştır.

Sonuç olarak da öğrencinin “biliyorum ama yanıtlayamıyorum” düşüncesini “ezberliyorum ama öğretmen ezberlediğimi sormuyor” anlamına gelen bir yakınma olarak saptadık.

Testlerde hız sorunu yaşayan öğrencilerin bir kısmında da, yeterince soru çözerek pratik kazanamamalarının etkili olduğunu gördük. Pratik kazanmak aslında, zihindeki alışkanlıklardan yararlanarak, soruları biraz daha hızlı çözebilmekten başka bir şey değildir.

Öğrenilmiş bilgileri, daha hızlı hatırlamak ve değişik problemlere uygulayabilmek için mutlaka yeterince pratik yapmak gerekmektedir. Test çözerek yapılan bu pratiklerde, süreleri bilimsel olarak ayarlamak çok önemlidir. Testi hızlı çözmek demek, doğruluğundan emin olunarak diğer bir soruya geçmek anlamına gelir. Testi hızlı çözmek, soruların tamamını doğru yanıtlamak anlamına gelir. Yoksa, “20 soru çözdüm, hızım iyiydi, 15 yanlışım çıktı” demek, testi hızlı çözmeye çalışmaktan öte bir şey değildir.

Testleri hızlı çözemeyen öğrencilerin, o konu hakkında, yeterli bilgiye sahip olmadıkları da bilinmektedir. Bilgi eksiği, yani bir konu hakkında netleşmemiş ve yarım kalmış olan bilgiye sahip olmak, öğrencinin düşüncelerini ve de doğal olarak soru çözüm hızını yavaşlatacaktır.

Bilgi boşluğu öğrenciyi kendisine doğru çeker ve onun soruları hızlı çözmesini engeller. Bu üzeri kalın bir tabaka halinde kumlarla kaplı dik ve yüksek bir tepeye tırmanmak gibi bir şeydir. Hem kuma saplanılır, hem de aşağıya doğru kayılır. İşte eksik bilgiyle soru çözmeye çalışan bir öğrenci bu kum tepesine tırmanırcasına, saplanıp kaldığı bilginin etkisiyle ilerleyemez.

Soru çözerken, opsesyona düşen, yani, tek bir soruya takılıp kalan öğrencide de yine ortaya kum tepesine tırmanma durumu çıkar.